Röportaj Türkiye Gazetesi

Zamane çocukları bir âlem, adını söyleyemiyor ama cep telefonu, tablet ya da bilgisayarla oyun indirebiliyor. İncecik pistlerde tam gaz Ferrari sürebiliyor, bilgisayarda Barcelona’ya gol atabiliyor, uzay gemilerini peş peşe düşürebiliyor ama iş cümle kurmaya,  düğme iliklemeye,  üçgen dörtgen çizmeye gelince bocalıyor. 

Neden? Çünkü ekrandan sadece ses ve renkle besleniyor diğer üç duyu (tat, koku, dokunma) hiç uyarılmıyor. Beynin bir lobu çalışırken, öbürü âdeta dumura uğruyor ve felaketler kapıda bekliyor. Bu konuda görüşlerini aldığımız Uzman Psikolog Yusuf Menki bakın neler anlatıyor: 
“Hayatımıza büyük bir hızla giren teknoloji en çok çocuklarımızı etkiliyor. Eğitim kurumları ve aileler miniklere teknoloji ile donatılmış imkanlar sunarken, biz o kadar rahat değiliz, zira bu maceranın nerede bitecek bilinmiyor.  
İZLESİN, DOKUNSUN ve KOKLASIN
Bilhassa 0-6 yaş grubu çok riskli.  Çocuk okul öncesi dönemde hızla mesafe alıyor. Dil öğreniyor, etrafındakileri tanıyor, duygusal ve fiziksel yönden gelişiyor. Evet biyolojik, genetik bir altyapıyla doğuyoruz ama bizi tecrübeler pişiriyor. Bebeğinizin çevresiyle ilişki kurmaya, duyduğu sesleri yorumlamaya, sizi izlemeye, dokunmaya ihtiyacı var. Konuşulan, gülümsenen, okşanan çocuk kendini değerli hissediyor. Yakınlarına güveniyor, dünyayı yaşanacak yer olarak görüyor.
Annesinin kucağına aldığı, oyunlar oynadığı çocuklar duygularını daha rahat ifade ediyor. Ötekine yaslanamama duygusu ise, hayat boyu sürecek ruhi kırılganlıklara sebep oluyor. TV karşısına bırakılan çocuklar ileriki yaşlarda sosyalleşme sıkıntısı yaşıyor. Bilhassa üç yaşının altındakilere asla televizyon (buna Baby TV de dahil) seyrettirilmemeli. Zira tek yönlü iletişim gelişime zarar veriyor. 
KULLANILMAYAN NÖRON YOK OLUR
Beyin diğer organlardan farklı olarak doğumdan sonra da gelişmeye devam eder. Çocuğun öğrendiği şeyler, geçirdiği aşamalar, beyinde yeni bağlantılar oluşmasını sağlıyor. Yok eğer nöronlar kullanılmazlarsa yok oluyor. 
0-3 yaş döneminde sürekli televizyon izleyen, tablet ya da telefonla oynayan çocukların gelişimi menfi etkileniyor. Eğer bombardımana uzun süre maruz kalırlarsa, konuşamıyor, arkadaşlık kuramıyor, hatta ellerini kullanamıyorlar. Misal saçını tarayamıyor, kaşık çatal tutamıyor, fermuarını açamıyor, göz-el koordinasyonu sekteye uğruyor. Huzursuz oluyor, öfkeleniyor.


NE YAPMALI
“Seninle oynayalım mı” teklifine hayır diyecek bir çocuk yoktur. Anne ve babalar yavrularına vakit ayırmalı onlarla yaşına göre güreşmeli, evcilik oynamalı, kıra çıkmalı, balık tutmalı. Beş duyusunu da kullanmasını sağlamalı. Gelişmiş ülkeler hâlâ deneyerek ve yaşayarak öğretmeye önem veriyor. Unutmayın çocuklar korunmaya muhtaç varlıklardır. Tek başlarına sosyal paylaşım sitelerine, sanal âleme girmeleri telafisi zor işler açabilir başınıza. Ne yazık ki aileler tehlikenin farkında değil, beş yaşında çocuğa facebook hesabı açanlar nasıl bir girdabın ağzında olduklarını bilemiyor. 


TEHLİKE SİRENLERİNİ DUYUN
SİZE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Eskiden çocuklarımız kalabalık ailelerde büyüyorlardı, onlarla seve seve ilgilenmeye hazır nineleri dedeleri vardı. Abiler, ablalar, dayılar, teyzeler, halalar, amcalar…  Ancak şehir hayatı çekirdek aileyi getirdi. Anne de baba da çalışıyor, çocuklar bakıcıların elinde kalıyor. Bakıcı elbette annenin yerini tutmuyor, eline bir tablet sıkıştırıp çocuğu oyalıyor kafasını dinliyor. Anne baba akşam eve yorgun geliyor onlar da “tablete devam” diyor ve tehlike sirenleri çalmaya başlıyor. Öğrenme ve dikkat bozuklukları başladığında artık çok geç oluyor. Çocukta sevgi, duygu, mimik okuma, ses tonlaması gelişmiyor, annesi babası ile irtibatı kuramıyor. İlerleyen yaşlarda oyun, madde, sigara, alkol, kumar bağımlılığı kapıda bekliyor.